Kreatif Direktör Pierpaolo Piccioli’nin Valentino The Narratives 2024 İlkbahar/Yaz Erkek Koleksiyonu, günümüz erkeğinin yaşamı, kıyafetlerin ömrü ve maskülenliği yeniden ele alıyor.
Değişen kültür ve dönüşen bir toplum, maskülenlik anlayışımızı ve giysileri yeniden değerlendiriyor. Bu güncel var oluş biçiminin temelinde ise paradokslar yer alıyor: Kırılganlıkta güç, nezakette kudret, kusurlulukta mükemmellik bulunabilir. Aynı şekilde, geçmiş de bugünün bir parçası olabilir: Terziliğin kurallarına, zamansız maskülen gardıroba sıkı sıkıya bağlı olan bu koleksiyon, Valentino Garavani’nin 1985 yılında ilk Valentino erkek defilesini de düzenlediği Milano’da tanıtıldı.
Gelenekler içinde çalışmak, kuralları sorgulanma olanağı tanır -kurallar çiğnenir, değişim içeriden başlar. Dönüşen bağlamlar algıyı değiştirebilir, böylece bir zamanlar güç ve başarının simgesi olan terzi elinden çıkma kıyafetler, yeni nesil tarafından bireysellik ifadesi olarak giyilebilir. Terzilik harikası blazer ceketler ve paltolar kısa şortlarla kombinlenerek gençlik ve enerji kazanıyor, yumuşatılıyor ve hafifletiliyor. Maskülen üniformamız haline gelen klasik iş kıyafetleri zarafet kazanırken, şekiller bütünü dönüştürmek için incelikle neredeyse fark edilmeyecek şekilde evriliyor. Drill, poplin, double gibi saf pamuklu kumaş çeşitleri yüceltilerek, yeni bir asaletle sunuluyor.
Parçalara, kumaşlara hayat veriliyor, yaşamın sembolü olan çiçeklerle geçicilik kalıcılığa dönüşüyor. Sevgi ve şefkatin simgesi çiçekler, hem giysilerin yüzeyine uygulanan grafik süslemeler, hem de geleneksel terziliğin katı hiyerarşik yapılarını hatırlatan ve onların yerine geçen totemler olarak işlev görüyor. Kravatları anımsatırcasına gömlekleri kapatan, yakalarda açan bu samimi ve romantik çiçekler, geçmişin değerleriyle tezat oluşturuyor. Japonca’da “altın dikiş” anlamına gelen, -kusurun ve onarımın onurlandırılmasını temsil eden- Kintsugi kavramından alınan ilham, parçalar anılardan oluşuyormuşçasına bir kırılganlık vurgusu taşıyor ve insanlığın direncini kutluyor.
Tarihten kaçılamaz; tarih, bugüne yön verir ve geleceği şekillendirir. Koleksiyon, hem tarihin çağdaş bir şekilde tekrar düşünülmesini öneriyor, hem de buna yanıt veriyor. Bu hem bir meydan okuma hem de devam eden bir diyalog.