Derya Hanım merhaba, sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Reklamcılık eğitimi almış ve yıllarca reklamcılık yapmış, daha çok tüketmeye ve doğayı hiç düşünmeden sömürmeye adanmış bir sistemin savunucusu olarak suçluluk duymuş ve ardından tövbe etmiş bir iş insanıyım. Bana sorarsanız geldiğim bu nokta, birçoğumuzun ulaşacağı bir aydınlanma hali. Çevre sorunları öyle bir noktaya geldi ki, çok yakında hepimiz sistemi sorgulamaya başlayacağız. Hem genci hem yaşlısı… Şimdilerde, İstanbul’da yıllarca kendimi hırpaladıktan sonra, Bursa’nın doğayla en barışık semti Bademli’de köpeklerim, laboratuvarım, lavantalarla, çam ağaçlarıyla dolu bahçemle mutlu mesut yaşıyorum. Bitki bilimiyle ilgili okumalar yapıyorum, bir yandan ürün geliştirirken bir yandan da kendimi geliştirmeye çalışıyorum.
Radika Aromaterapi fikri nasıl ortaya çıktı ve markayı kurma girişiminde bulundunuz?
Radika Aromaterapi Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği’nde bir araya gelerek birbirlerini tanıma fırsatı bulan kadınların bir sosyal girişimi olarak doğdu. Kanserle savaşan kadınlara destek olmak ve toplumda kadın kanserleri konusunda farkındalık yaratmayı amaç edinen Kadın Kanserleri Derneği’nin yürüttüğü çalışmalar sırasında, her birimiz tedavi gören kadınların yaşadığı sıkıntılara tanıklık ediyorduk; saç ve kaş dökülmeleri, tırnak kırılmaları, ağrılar, yaşanan sürecin getirdiği psikolojik travmalar… Birçoğumuz da bu süreçlerden geçtiği, kanser tedavisi gördüğü için o çaresizliği yakından tanıyorduk. Kanser tedavisi sürecinde metabolizma tüm direncini yitirdiği için, kansere karşı korunabilmek amacıyla kullanılan sabundan, nemlendiriciye hatta ağız çalkalama suyuna kadar tüm ürün seçiminde çok dikkatli olmak, kimyasal içeren ürünlerden uzak kalmak gerekiyor. Bu noktada yaşananlar bizi bir çözüm arayışına götürdü. Yola çıkarken aklımızda iki önemli başlık vardı. Öncelikle kanser olmamak, sağlığımızı korumak için kullandığımız bakım ürünlerine odaklanmayı seçtik. Nihayetinde sabunlar, kremler, losyonlar, deodorantlar hep koruyucularla ve risk taşıyan kimyasallarla dolu. Elbette hiçbir marka toplumu hasta etmek amacı güderek üretim yapmıyor fakat ürünlerin raf ömrünü uzatmak ve üretim maliyetlerini düşürebilmek için bu riski göz ardı edebiliyorlar. Çünkü birçok markanın öncelikli amacı ticari başarı ve karlılık. Bizler bu amaçla kimyasal madde içeren ürünlerin yerine kullanılabilecek doğal ve bilimsel araştırmalardan destek alan bir ürün yelpazesine odaklandık. Sunacağımız seçenekler öyle masum ve güvenli ürünler olmalıydı ki, sağlığını korumak isteyenlerle beraber kanser tedavisi gören hastalar bile güvenle kullanabilmeliydi. Diğer odaklandığımız konu ise tedavi sürecine eşlik edebilecek destekleyici ürünleri hayata geçirmek oldu. Elbette öncelik kanser tedavisi gören hastaların ihtiyaçlarına cevap vermeyi amaçlayan ürünler olsa da cilt sorunları gibi rahatsızlıklara da odaklanmayı seçtik. Markamız doğarken hissettiğimiz bu özdeşlik duygusu nedeniyle de gelirlerimizin bir kısmını Kadın Kanserleri Derneği ile paylaşmayı ve alım gücüne sahip olmayanlara şifa olmayı arzu ediyoruz.
Radika’nın aromaterapi dünyasında fark yaratarak sunduğu özellikleri neler?
En başta da söylediğim gibi Radika için bilimin ışığı çok önemli. Şu anda Türkiye’de birçok kişinin aklına aromaterapi dendiğinde önce çakralar, gelenekler, spiritüel yaklaşımlar gibi mistik konular geliyor. Oysa aromaterapi bir bilim dalı, tamamlayıcı, destekleyici tıbbi uygulamaları kapsayan bir alan. Biz bu yüzden sağlık profesyonellerinden, doktorlardan, akademisyenlerden oluşan bir danışma kurulu ile ilerliyoruz. Araştırma ve geliştirme süreçlerinde onların yönlendirmeleri ve uyarıları ile markamıza yön veriyoruz. Özellikle literatür taramaları ve dünya çapında güvenilen bilimsel dergilerde yayınlanmış araştırmalarla bizlere büyük destek veriyorlar. Örnek vermek gerekirse, ninelerimiz yanıklara kantaron yağı sürüyor ve öneriyor diye değil, bilimsel araştırmaların sonuçlarına göre formüllerimizi oluşturuyoruz. Doğru ve güvenilir hammaddeye ulaşmak için birçok üretici ve dağıtımcıyla çalışıyoruz. Hammadde sertifikalarına ve kalite güvence dökümanlarına sahip olmayan tedarikçilerle kesinlikle yol almıyoruz. Üretim sürecimiz Türkiye coğrafyasının elverdiği ürünler söz konusu olduğunda tarlada başlıyor. Şu anda toplam 6 dönüm tarım arazisinde hasat zamanını bekleyen lavanta, biberiye, mürver, kekik ve nane gibi mahsüllerimiz var. Zamanı geldiğinde toplanacaklar ve üretim tesisimizde uzmanlarımız tarafından distilasyon yöntemiyle kullanacağımız uçucu yağlara dönüşecekler. Bu amaçla distilasyon ünitemizi de kısa bir süre önce hayata geçirdik. Üretimimizi ve ARGE süreçlerimizi GMP standartlarına sahip yüksek teknolojik donanıma sahip iki ayrı laboratuvarımızda yürütüyoruz. Ayrıca bütün ürünlerimizin testleri de bu alanlarımızda yapılıyor. Hatta bu donanımızla diğer üreticilerin test süreçlerine de destek oluyoruz.
Radika Aromaterapi çatısı altında neler var?
Ürünlerimiz ağırlıklı olarak cilt bakımına odaklanmış durumda. Günlük temizlikten, anti-aging ürünlerine kadar uzanan bir ürün skalamız var. Bir aromaterapi markasının mutlaka sahip olması gereken uçucu ve taşıyıcı yağ koleksiyonlarımızın yanında serumlarımız oldukça büyük ilgi görüyor. Aynı şekilde endikasyon odaklı masaj yağları da kas ağrılarına ya da selülit sorununa sunulan çözümleri destekliyor. Hijyen pandemi süreciyle birlikte çok önem kazandı. Bu süreçte temizlik ürünlerimiz de yoğun ilgi görüyor. Yapılan birçok bilimsel araştırma uçucu yağların Covid19 virüsüne karşı etkili olduğunu gösteriyor. Biz de bu araştırmalar çerçevesinde cilde klasik dezenfektanlar kadar zarar vermeyen ancak virüse karşı da etki gösteren el temizlik ürünlerimizi geliştirdik. Bu ürünler sayesinde hem cildi korumak hem de virüsten korunmak mümkün. Bu doğrultuda hazırlanmış ortam spreyimiz de var. Uçucu yağların havada asılı kalmaları onları ortamdaki virüslere karşı amansız bir savaşçıya dönüştürüyor. Limon, ıtır, kekik ve çay ağacı gibi uçucu yağlarla hazırlanan bu ürünlerimizin önümüzdeki dönemde daha da parlayacağını düşünüyoruz.
Yaz dönemine özel sunduğunuz ürünlerinizden bahsedebilir misiniz?
Hepimizin bildiği üzere Güneş’in insan vücuduna sağladığı çok sayıda fayda bulunuyor, insanın sağlıklı yaşayabilmesi için Güneş ışığına, güneşlenmeye ihtiyacı var. İnsan vücuduna %90 – 95 oranında D Vitamini sentezleyen, D Vitamini kaynağı Güneş ayrıca; cilt sağlığını destekler, kanser ve kemik erimesinin önüne geçer, sivilceleri kurutur. Fakat yine çok sıklıkla uyarılar yapılsa da hala Güneş’in zararları konusunda bilgi eksikliği ne yazık ki devam ediyor. Güneş’in zararlı ışınları yararları kadar insan sağlığına; kırışıklıkları attırma, göz sağlığını olumsuz etkileme, cilt lekeleri oluşturma, ciltte yanık oluşturma gibi olumsuz etkiler de bırakıyor. Radika Aromaterapi olarak bizler de hem yaz ayları boyunca Güneş’in tadını doyasıya çıkarmak hem de bu süreçte vücut sağlığına özenle bakım yapmak isteyenlere özel bir seri hazırladık. İçerisinde Yüz ve Göze Çevresi Koruyucu Güneş Kremi, Kalıcı Bronzluk Yağı, Bronzlaştırıcı Yağ ve Güneş Sonrası Losyonu bulunan Hemera Hyaluronic Acid & Vitamin E Koleksiyonu’muzcildi güneşin zararlı etkilerinden korurken aynı zamanda bakımını yapmak için doğanın mucizelerini bir araya getiriyor.Doğal bir mineral olan çinko oksit, yakın zamanda bilim dünyasının mucizevi keşiflerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu benzersiz mineral, diğer güneş koruyuculardaki kimyasal bileşenlerin aksine %100 doğal. Güneşin cildi yaşlandıran zararlı ışınlarından koruma etkisi ise oldukça yüksek.Vücudumuza yediklerimizle aldığımız B3 vitaminin niacin formundaki ve niacinamide, ciltte leke oluşmasını engelleyici özelliklere sahip. Cilt tonunu eşitliyor, cildi hassasiyetini azaltarak yatıştırıyor ve daha canlı ve aydınlık olmasını sağlıyor.Vücudumuzun kendini korumak için ürettiği hyaluronik asit, cildin ve dokuların iyi yağlanmasına, nemli kalmasına yardımcı olan bir madde. Başlıca görevi doku nemliliğini sağlamak. Bunu da kendi ağırlığının bin katına kadar su tutabilmesine özelliğine borçlu. Yaşlandıkça vücuttaki hyaluronik asit seviyeleri azalıyor. Buna bağlı olarak ciltte kırışıklıklar, canlılığını ve nemini kaybetme gibi sonuçlar görülüyor. Bu yüzden cildin gençliğini ve canlılığını koruması için bu bileşen oldukça önemli ve yararlı.E vitamini ciltteki ince çizgi, kırışıklık görünümü ve sıkılık kaybını azaltıyor. Cilt tonunun aydınlanmasını sağlıyor. Ciltteki UV hasarını azaltmada da faydalı. Cilt bariyerinde oluşan, cildin kurumasından, sıkılığını kaybetmesinden kaynaklanan küçük çatlakların kapanmasına destek oluyor. Ciltte oluşabilen yanık, yara izlerinin azalmasını destekliyor. Zararlı serbest radikalleri nötralize etmeye yardımcı oluyor ve antioksidan faydası sayesinde siyah nokta önleyen sebum (yağ) oksidasyonunu engelliyor. Kirlilik ve güneş hasarı kaynaklı tahrişten sonra yatışmasını sağlıyor. Bu koleksiyonumuzla gönüller rahat bir biçimde yazın tadını çıkarmayı mümkün kılıyoruz. Bir de yaz aylarına özel serimiz Citronella Doğal Sivrisinek Kovucu Ailesi’nden bahsetmek isterim. Yaz ayları boyunca çok kişinin rahatsızlık duyduğu sinek sokmalarına özel olarak bu serimizi hazırladık. İçerisinde;Vücut Spreyi, Ortam Spreyi, Soya Mumu, Uçucu Yağ Karışımı, Onarıcı Merhem bulunan bu serimizi aslında bizlere gelen talepler doğrultusunda hazırladık. Çok fazla şikayet ve çözüm arayışı için talep alınca yaz boyunca en büyük sorunlardan olan sivrisineklerden zehirlenmeden ve zehirlemeden kurtulmanın en doğal yolu olan Citronella koleksiyonu fikrimizi hayata geçirdik. Gerçekten etkisi çok kısa süredehissedilen bu koleksiyondakedi nanesi hidrosolü ile güçlendirilen Citronella formülü içeriğinde yer alan nepetalakton maddesi sayesinde sivrisineklere rahat vermiyor.Sivrisineklerin daha birçok haşerenin en sevmediği kokulardan olan ve onları kaçıran citronella, limon çimi, sedir, okaliptus ve nane uçucu yağları aynı zamanda güzel kokusuyla ruh halinize de olumlu katkılar sağlıyor.
Son olarak aromaterapi tüketicilerinin alışveriş yaparken hangi konulara dikkat etmesini önerirsiniz?
Aromaterapi ürünlerinde en hassas konu güvenlik. Bilinçli tüketici fiyat tuzağına düşmemeyi başarıyor. Ancak bilgi kirliliğinin çok fazla olduğu bu pazarda aromaterapi ile yeni tanışan tüketicinin çok dikkatli olması gerekiyor. Güvenilir markaları tercih etmeleri çok önemli.
Tüketicinin güvenilir markayı anlamasının çok kolay bir yolu var aslında. Ürün Sağlık Bakanlığı’nın denetimine sunuldu ise riski çok daha düşük demektir. Peki bunu nasıl anlayacaklar? Bakanlığın ÜTS yani Ürün Takip Sistemi adını verdiği bir projesi var. Ülkemizde üretilen veya ithal edilen tüm tıbbi cihazların ve kozmetik ürünlerin üretim bandından satılıp kullanıldığı yere kadar tekil ürün takibini sağlayabilmek, son kullanıcıya kadar ürünü izleyebilmek için geliştirilen bir proje. Ürünün barkodunu bu sisteme girerek kontrol sağlayabilirler. Ürünün bir barkodu yoksa zaten en başta o üründen uzak durmakta fayda var.