Defileler moda sezonlarının hızını belirlerken; “Pre-Fall” belirli bir düşünme dönemini, sürekli yenilenen bir sorgulamayı temsil temsil ediyor. Yeni Dior koleksiyonu, iki stil başkenti Paris ve New York arasındaki büyüleyici diyaloğu, Christian Dior’un otobiyografisinde de yaptığı gibi kutlamak için bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Bu kez kutlamanın başrolünde, Maria Grazia Chiuri’nin vurguladığı temel desenler yer alıyor.
İki kültürü birbirine bağlayan köprüyü ise, Dior’a kişisel hayatında olduğu gibi ekranda da bağlılığını gösteren, karizmatik ve aykırı bir aktris olan Marlene Dietrich temsil ediyor. Chiuri koleksiyonunu inşa ederken divanın ikonik varlığından ilham alıyor ve onun, maskülen nüsanslar eklenen çocuksu tavırlarıyla oluşturduğu cazibesini Dior görünümüyle birleştiriyor. Brooklyn Müzesi’nde sergilenen koleksiyondaki ceketler geniş paçalı pantolonlarla veya diz altı kalem eteklerle eşleştiriliyor. Kıymetli ve bazen çok hafif elbiseler, kıyafetin önemli bir parçası haline gelen iç çamaşırlarına bir bakış sunarken, nakışlar Mösyö Dior için çok değerli olan ve Maison’un imzası haline gelen kodlara hayat veriyor: Yıldız, yonca ve arı.
Muazzam bir olasılıklar yelpazesi, yeni sezonun heyecanını yaşamaya davet ediyor.