Burun Estetiğinde Kapalı Tekniğin Avantajları Neler?

Rinoplasti olarak da bilinen burun estetiği ameliyatları estetik cerrahide en çok tercih edilen işlemler arasında yer alıyor.  Şekil veya solunum sorunlarının yanı sıra tamamen estetik taleplerle de gerçekleştirilen bu operasyonlarda yaygın olarak 2 ana teknik uygulanırken Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Umur Akıner, bu tekniklerden dikiş izi olmayan ve daha hızlı iyileşme sürecine olanak veren kapalı rinoplastiyi anlattı.

Dikiş izi olmaması bir avantaj

Burun estetiği ameliyatlarında açık ve kapalı rinoplasti olmak üzere 2 ana teknik uygulanıyor. İşlemin zor olacağı burunlarda açık teknik tercih edilebilir ama hastaların %95’i kapalı tekniğe uygun. İki tekniğin farkı uygulama sırasında kesinin yapıldığı yerle ilgilidir.  Açık teknikte kesi burun delikleri arasından açılırken, kapalı teknikte kesi burun deliklerinin içerisinde kalacak şekilde uygulanır. Dolayısıyla kapalı rinoplastinin avantajlarından ilki dikiş izi kalmaması olarak ortaya çıkar. 

İyileşme süreci kısalıyor

Açık tekniğe nazaran kapalı tekniğin uygulaması daha zordur ve fiziksel olarak daha dar bir alanda çalışmayı gerektirir. Kapalı tekniğin avantajlarından bir diğeri de burun ucu ve burun sırtını birbirine bağlayan bölgede yer alan yumuşak dokuları korumanın mümkün olmasıdır. Bu sayede burun ucunu besleyen ve destekleyen damarlar, kaslar ve bağlar daha iyi korunur. Bu yapıların korunmasının burun sırtı, burun ucu geçişinin daha doğal görünmesini sağladığına inanıyorum. Bu sayede daha esnek bir burun ucu elde etmek mümkündür. Bazı ameliyatlardan sonra karşılaşılan hareketsiz ve sert burun ucu rahatsız edici olabiliyor ve hastalar bu nedenle de kapalı teknik rinoplastiyi tercih edebiliyor. Günlük hayata dönüş süresi ortalama 1 hafta ile 10 gün arasında değişebilir.

Daha doğal bir görünüm sağlıyor

Benim tercihlerime göre burun estetiği ameliyatlarında kapalı tekniğin tercih edilmesindeki temel nedenler; daha doğal görüntü, anatomik yapıları daha iyi korumanın mümkün olması, burun ucunun esnekliğini yitirmemesi ve doğal yapıların koruması sayesinde sonucun daha kalıcı olmasıdır. Kapalı yapılan operasyonun hekim açısından en önemli avantajı ise her işlemin burun görünümü üzerine etkisini hemen o anda görebilmektir. Açık teknikte burnun kapalı halinin nasıl görüneceğini bilmek için her seferinde dikiş atarak kapatmak ve öyle değerlendirmek gerekebilir.

Güneş ışığı faktörü ve gözlük kullanımı

Her iki tekniğin ortak bazı noktaları vardır. Burun estetiği her mevsimde yapılabilir ancak hangi teknik uygulanmış olursa olsun hastanın erken iyileşme döneminde güneş ışınlarından korunması önemlidir.  Ayrıca işlem sonrası 3 ay süreyle gözlük takmamak gerekir. İlk 2 aydan sonra acil ihtiyaç halinde 5-10 dk güneş gözlüğü kullanımına izin verilebilir. Sadece çok hafif titanyum çerçeveli gözlükler olmak kaydıyla iyileşme seviyesine göre daha erken dönemde de müsaade edilebilir. Ayrıca ameliyat sonrası en az 1 yılı doldurana kadar güneşin tepede olduğu 11.00-16.00 saatleri arasında doğrudan güneş ışığına maruz kalmamak son derece önemlidir. Yüksek faktörlü güneş kremleri ve şapka kullanımını mutlaka öneriyoruz.

Ağır egzersiz ve yüzme için belirli süre geçmeli

Yine tekniğin çeşidinden bağımsız olarak burun estetiği ameliyatlarından sonra egzersizlere başlama süresi de önemli bir kriterdir. Uzun yürüyüşler için 15 günlük sürenin geçmesi gerekir. Nabız yükseltici kardiyo egzersizleri için 1 ayı beklemenizi ve temponuzu kendi vücudunuzu dinleyerek yavaş yavaş artırmanızı tavsiye ederim. Aksi halde kontrolsüz ödemlenme atakları burnunuza zarar verebilir. Ağırlık kaldırma gibi zorlayıcı egzersizler için 2 ay, deniz suyunda yüzmek için 1 ay, havuz suyu için 2 ay beklemenizde fayda var. Ayrıca bu süreler içerisinde ve sonrasında burnunuzu her türlü travmadan korumanız gerekir.

Şişlik ve morlukların oranı cilt yapısıyla ilgili

Operasyonun kapalı veya açık yapılmasının şişlik ve morluğu doğrudan etkilediği söylenemez. Son yıllarda şişlik ve morlukların azaltılması için bize fayda sağlayan bazı gelişmeler oldu. Kemiklerin inceltilmesi, kesilmesi ve şekillendirilmesi sürecinde çeşitli aletler geliştirildi. Mikromotor sistemleri, ultrasonik/piezo denilen sistemler ve çeşitli mikro el testereleri operasyon sırasında ihtiyaca göre kullanılabilir. Ancak bu cihazların veya aletlerin şişlik ya da morluğu tamamen sıfıra indirmesi mümkün değil. Şişlik ve morlukların oluşumunda etkisi olan birçok faktör bulunur. En önemli faktör ise hastanın cilt yapısıdır. Kolay moraran ve şişen bir cilde sahip olanlarda burun estetiği ameliyatı sonrası benzer problemlerin oluşması ihtimali yükselir. Ancak kendi ameliyat tecrübelerime dayanarak hastaların yarısından fazlasında ya çok hafif morluklar ya da morluksuz olarak sürecin atlatıldığını söyleyebilirim. Yine de unutulmamalıdır ki şişlikler iyileşme sürecinin mutlak bir parçasıdır ve şişlik olmadan sürecin atlatılması mümkün değildir. İlk 3-4 gün artan şişlikler daha sonra gerilemeye başlar. İlk birkaç ayda şişliklerin gerilemesi dramatik hızla olur. Daha sonraki aylarda ise daha yavaş olur ve ancak fotoğrafların karşılaştırılmasıyla ilerleme fark edilebilir. Özellikle kalın ciltli hastalarda 1-2 yıldan sonra dahi incelmenin devam ettiğini gözlemleyebiliyoruz. İnce veya normal kalınlıkta cilde sahip hastalarda bu süre daha erken sona erebiliyor.