Geçmişten günümüze taşınan mermer ve ahşap gibi materyallere modern bir stille dokunan Studio Mohs, heykelsi formlara sahip yalın, net ve estetik koleksiyonlara imzasını atıyor. Mimar Zeynep Saz tarafından kurulan marka, kendi imzasını taşıyan ve hikayesi olan her bir mobilyayı, birer sanat eseri gibi tasarlıyor. Studio Mohs’un son koleksiyonu ‘Entity’, tasarım severleri geçmişten günümüze bir zaman yolculuğuna çıkarıyor.

2021 yılında mimar Zeynep Saz tarafından kurulan Studio Mohs, çeşitli tasarım deneyimlerini mekanlara taşıyor. Mermer ve doğal taşa duyduğu ilgiyle yola çıkan ve markanın oluşum hikayesinin adımlarını atan Zeynep Saz, marka ismini de “Mohs Hardness Scale” yani minerallerin sertliğini ölçen Avusturyalı mineralog Friedrich Mohs’un keşfettiği Mohs sertlik cetvelinden esinlenerek kurgulamış.
Mermer üretimi ve taş ocağı operasyonlarında edindiği yılların deneyimiyle bu dayanıklı malzemeyi mobilya ve dekoratif parçalara dönüştüren Studio Mohs, mermer malzemenin iç mekanlara çok yakıştığına inanıyor.
Doğadan yaşayan mekanlarımıza kadar sürdürdüğü bu yolculukta mermer, heykelsi karakteriyle farkını ortaya koymayı başarıyor. Studio Mohs’un tüm koleksiyonlarında yer verdiği mermer tasarımlar, Alanya’daki mermer fabrikalarında üretiliyor. Studio’nun amacı, dekorasyonda kullanılan ve bilinen en eski materyallerden biri olan mermerin güncel hayata ayak uyduran modern, net hatlara sahip ve geometrik formlara sahip versiyonunu yaşam alanlarıyla buluşturmak.
Studio Mohs imzasını taşıyan her bir mobilya aslında birer sanat eseri gibi ele alınıyor. Hem aynı özenle tasarlanıp üretiliyor hem de formundan ve çizgilerinden dolayı sanat eserine benziyor. İçinde yaşadığımız mekanları sanat ve mimariyle buluşturan Studio Mohs’un her bir tasarımının bir hikayesi var.
Minimalizmin gücünü heykelsi formlarla birleştiren Studio Mohs, geçmiş yıllardan bu yana yaşam alanlarında yer alan mermer daha modern, net ve geometrik bir formda karşımıza çıkarıyor. Studio Mohs‘un hedefi yıllardır bilinen ve ağırlığıyla diğerlerinden ayrılan materyal mermerin basit ve yalın geometrik formlarla harmanlanarak modernist bir yaklaşımla yaşam alanlarına taşınması. Mermer malzemeyi ağırlığından ve klasik formları / tonlarından dolayı geçmişte bırakmaya razı olmayan, bu materyali minimalist bir bakışla kucaklayarak güncel yaşantımıza dahil eden marka, zanaat ve estetiğe çok önem veriyor.
Uzayı somutlaştıran bir tasarım felsefesiyle hareket eden Studio Mohs, materyalleri, formları ve zanaati kusursuz bir düzende bir araya getirmeyi başarıyor.
Ordinary Space, Studio Mohs’un ilk koleksiyonu. Bu özel koleksiyon, zıt materyaller ve görsel dengeyle olan iletişimi günlük hayat düzlemimize taşıyor. Ordinary Space aslen, dokular ve kompozisyonların etkileşimlerinin yansıması.
Mimari bağlar ve içsel yolculuk
Markanın en yeni koleksiyonu ‘Entity’ ise insan hayatına anlam katacak tasarımların hangi hikâye içinde buluşacağı düşünülerek tasarlanmış. Her biri kendine özgü bir hikâye ve kimlik taşıyan Puerta, Suelo, Lunatro, Mirada ve Atrium, geçmişin izlerini geleceğe taşıyan, zamansız ve derinlikli tasarımlar olarak öne çıkıyor. Bu parçalar, insanın antik mimariden modern dünyaya uzanan keşif yolculuğunu somutlaştırırken, yaşam alanlarına estetik ve anlam katma misyonunu üstleniyor. Studio Mohs, bu koleksiyonuyla hızlı tüketim kültürüne karşı bir duruş sergileyerek, mekânlarda kalıcı bir değer yaratmayı hedefliyor.

Puerta (yan sehpa), bu yolculuğun ilk kapısıdır; insanı antik mimarinin köklü ve zamansız dokularına taşır. Düşünsel keşfin başlangıcını sembolize eden bir geçit olarak yorumlanır.
Suelo (orta sehpa), toprakla, doğayla ve yaşadığımız yerle kurulan bağı temsil eder. İçsel yolculuğumuzda ilk adım, ayak bastığımız zemini ve doğanın temel unsurlarını fark etmekle başlar. Bu sehpa, yerkabuğunun değişen formunu simgeler.
Lunatro (sandalye), gökyüzünün derin sırlarını ve kozmik bir sonsuzluğu temsil eder. İnsanın evrenle kurduğu bağın bir başka boyutu, uzayın ve gökyüzünün gizemli derinlikleridir. Mavinin zengin tonlarıyla, sonsuz bir keşfe davet eder.
Mirada (ayna), insanı kendi yansımasına bakmaya çağırır. Yeryüzü ve gökyüzünden sonra, insanın anlaması gereken en önemli varlık yine kendisidir. Aynadaki yansıma, bireyin varoluşunun doğrudan bir ifadesidir.
Atrium (kitaplık), bu yolculuğun günümüzdeki mimari karşılığıdır. Modern dünyanın düzenini ve karmaşasını yansıtır. Puerta ile antik kapılardan başlayan hikâye, Atrium ile bugünün mimarisine ulaşır. Mimari artık yalnızca geçitler değil; aynı zamanda geleceğe dair ipuçları sunan yeni formlar da üretmektedir.
Kullanılan malzeme ve teknikler
Studio Mohs birçok ürününde volkanik kökenli, yeşil diyabaz taşını kullanıyor.
Bu taş, Türkiye’de Alanya’nın Demirtaş beldesinden çıkarılmakta olup, sert, dayanıklı ve homojen yapısıyla özellikle dış mekân kullanımı için ideal bir malzeme olarak öne çıkıyor.

Studio Mohs tasarımlarında diyabaz taşının bu doğal dayanıklılığına ve estetik duruşuna vurgu yapıyoruz. Brütalist bir doku oluşturma potansiyeli sayesinde, bu taşı mimari karakteri güçlü tasarımlarda tercih ediyoruz.
Diyabaz taşı, yapısında demir minerali barındırdığı için ince plakalar hâlinde kesilebilme özelliğine sahiptir. Bu nitelik, Studio Mohs tarafından üretilen diyabaz sehpaların hem heykelsi bir duruş sergilemesine hem de fazla ağırlık kazanmadan zarif bir görünüm sunmasına olanak tanır.
Kullanılan diğer mermerlerde de dayanıklılık ön plandadır. Tamamen masif bloklardan üretim yapmak, taşın yarısından fazlasının israf olmasına yol açabileceği için bu yöntemi tercih etmiyoruz. Bunun yerine, daha önce kullanılmış plakalardan arta kalan küçük parçaları değerlendirerek minimal ürünler tasarlamaya odaklanıyoruz. Bu yaklaşım hem sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor hem de her parçaya özgün bir karakter kazandırıyor.