- Senur Hanım bir anne, Arnica Yönetim Kurulu Başkanı, sanatçı ve sanat dostu, Küçük Ev Aletleri Sanayici ve İhracatçıları Derneğinin (KESİD)Başkanlığı gibi pek çok rollerde tanınan başarılı bir iş insanısınız. Öncelikle sizi, sizden dinlemek, daha yakından tanımak istiyoruz, kimdir Senur Akın Biçer?
Tüm bu rollerin dışında kendimi tanımlamam, anlatmak gerekirse öğrenmeyi çok seven, meraklı bir mizaca sahip olduğumu söyleyebilirim. Sanırım bu özelliklerim hayatımın; annelik, iş yaşamı, sivil toplum kuruluşlarında aktif rol alma gibi parçalarında uyum yakalamamı sağlıyor.
- İş hayatına başlangıcınız, kariyer hikayenizden bahsedecek olursak…
İş dünyasının içine doğdum diyebilirim. 2011 yılında kaybettiğimiz, Arnica’nın kurucusu olan babam Hasan Akın ile çok küçük yaşlardan itibaren fabrikaya gidip geldim. Lise yıllarında fabrika çalışır, tezgah başında lehim yapardım. Şirketin tüm alanlarında çalışmak bana işleyişi yakından görmek ve süreci bütün olarak ele alabilmek fırsatını sundu. Babamı kaybettikten sonra kardeşim Serhan Akın ile birlikte şirketin yönetimine geçtik. Halen, Arnica Yönetim Kurulu Başkanı olarak görevime devam ediyorum.
- Sanata olan ilginiz malum. Arnica Art Land isminde daha önce benzeri görülmeyen bir projeyi yönetiyorsunuz. Farklı disiplinlerden sanatçıların bir araya geldiği sanat çalıştaylarınızın amacını, sürecini ve sonuçlarını okuyucularımıza kısaca aktarır mısınız?
Babam, bir mühendis olmasına karşın estetik bir bakış açısına sahipti. Yeni ürünler tasarlarken sanatçılarla bir arada olurdu, onları evimize davet eder, tasarladığı ürünün işlevselliği kadar görselliğinin de mükemmel olmasına özen gösterirdi. Ben de bu sanat, estetik sohbetlerine tanık olarak büyüdüm. Arnica Art Land Sanat Çalıştayı’nı da babamın ruhuna bir saygı duruşu olarak hayata geçirmeye karar verdik. Bu nedenle özellikle ilk yıllarda, her taşında babamın emeği bulunan, Mersin Borcak Yaylası’ndaki yayla evimizin de içinde bulunduğu arazimizde doğanın içinde çalıştaylar düzenledik. Farklı tekniklerden, farklı kuşaklardan sanatçıları buluşturup sanat üretilen ve sanat konuşulan ortamlar oluşturmak istedik.
- Arnica Art Land’in sürdürülebilirliğinden de bahsetmek isteriz. Hedefinizde hangi iller var? Ne kadar daha projeye devam etmek istiyorsunuz?
Bu yıl üçüncüsünü düzenledik, dördüncüsü için de kollarımızı sıvadık… İş yaşamına dair bir kavram gibi düşünülse de sürdürülebilirliğin önemli parçalarından biri de toplumsal yönü. Sanatın büyük kentlere sıkışmasını önlemek ve sanat etkinliklerinin coğrafyamızın her noktasına dağılmasına katkı sağlamak bizim önemli hedeflerimizden. Bu nedenle farklı illerde çalıştaylar yapmaya devam edeceğiz. İzninizle, bu iller sürpriz olsun…
- Böylesine yoğun bir tempoda sanat da hayatınızda geniş bir yer kaplıyor. Londra’da aldığınız sanat eğitiminden, sizin sanatla olan bağınızdan bahsedecek olursak neler söylemek istersiniz?
Üniversite yıllarında aldığım resim ve seramik eğitimini derinleştirmek, bir Uzakdoğu seyahatinde gördüğüm sumi-e sanatını öğrenebilmek için Londra’daki London Art College’da bitki illüstrasyonu ve sumi-e eğitimi aldım. 2012 yılının Nisan ayından bu yana Japonya’daki Niho-shuji Kaligrafi Cemiyeti’ne devam ediyorum. Buradaki 12 yıllık eğitimimin ardından sumi-e alanında “master” seviyesinde diploma almaya hak kazandım.
- Ulusal ya da uluslararası sanat dünyasından takip ettiğiniz, size ilham veren isimler kimler?
İlham aldığım, eserlerinden etkilendiğim çok fazla isim var. İlk anda aklıma gelenler Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Gül Şahin ve Dale Chihuly oldu. Ama çok sayıda başka ismi de sayabilirim…
- Genç sanatçılara neler söylemek istersiniz?
Bunca yıllık sürede şöyle bir şey gözlemledim. Önemli olan yılgınlığa düşmeden çalışmak ve kendi sanat dilini oluşturmak. O nedenle tavsiye niteliğinde değil ama deneyim ve gözlem aktarımı olarak bunları söylemek isterim.
- Eklemek istedikleriniz…
Bu söyleşi için teşekkür ederim.