Evet yanlış duymadınız dünyaca ünlü teknoloji şirketleri yeni kararlar alırken mutlak ve mutlak Türk’lere danışıyor. Nereden çıktı bu, nerenden uyduruyorsun bunları dediğinizi duyar gibiyim, çok kabasınız.
Efenim geçtiğimiz günlerde iPad’imin ekranını kırmışım, duyulan geçmiş zamanda çekiyorum kipi izninizle çünkü sonradan fark ettim. Bir solukta kendimi Zorlu Apple Store’da buldum. Aman tanrım meğer o kuyruk şehir efsanesi değilmiş, insanlar hayatımda görmediğim kadar uzun bir kuyrukta birbirlerine su, yiyecek ve antidepresan ikram ederek günün birinde sıranın kendilerine geleceğine inanıyorlar. Trafikte su satan arkadaşlara tavsiyem, gidip burada; su, muz ve de kağıt helva satmalarıdır, kağıt helva önemli zira benim öyle bir kuyrukta ilk beş dakika içinde tansiyonum düşerdi. İlerleyen dakikalarda ise yangın var diye bağırıp kuyruğu sabote etmeye çalışır ve avm’den tekmeyle kovulurdum.
Böyle bir ruh haline sahip biri olarak, tabii ki kuyruğa girmedim, kahve alıp Etiler’e kadar yürüdüm, yürürken aklıma dahiyane şeyler gelir benim. Dışardan bakanlar ise kendi kendime konuştuğumu görüp yüksek ihtimal hayat şartlarından delirmiş bir insan diye yorum yapıyorlardır.
Teknoloji insanların hayat şartlarını, yaşam biçimlerini bir şekilde değiştirdi ve dönüştürdü. Artık hiç bir şey eskisi gibi değil. Teknolojiye yön verenler ise her zaman olduğu gibi her şeyi biz Türkler’den çalıyorlar! Hazırsanız örneklerle anlatmaya başlıyorum, hepinizi şok edecek inanılmaz bir araştırmayı daha sizlerle paylaşmaktan onör duyarım sevgili okur.
Facebook; efendim facebook dediğiniz aplikasyonu Mark Zuckherberg’in bir Türkiye seyahati sırasında gördüğü ve öncesinde gay bar sandığı kıraathanelerden esinlenerek kurgulamıştır. Bakmış bizim Ali Amca ve Hasan Dayı taa ilk okuldan beri aynı kahvede, başını dahi dışarı çıkarmamış benim canım Amerikalı yurtdaşım koca kıtada ilkokul arkadaşını bulacağım diye perişan ve al sana Facebook. Sonrasında içine yok efendim pişti, okey, pişpirik filan baya esinlenmek değil olduğu gibi kopyalamak.
Whatsapp; çağımızın en büyük derdi bu hatta Allah kahretsin bunu! Bile isteye esarete teslim olmanın diğer adı. Artık bazı iş kollarında görev tanımlarından biri (özellikle PR) whatsapp’tan konuşmak ve karşı tarafa cevap vermek. Bunu da bizim altın gününden çıkmayan teyzelerden buldular. Kapı önünde, balkonda konuşlanıp kaş göz ile birbirlerine haber uçuran bu teyzeler Whatsapp’ın ataları olurlar. Whats App görüntülü aramak, lokasyon göndermek ve grupları ile resmen bu teyzelerden birini CEO olarak çalıştırıyor.
Instagram’ın öncüleri kesinlikle sünnet anneleri ve hayattaki en büyük gayeleri evlenmek olan ismine Emine diyeceğim bu kızlar. Erkek çocuk doğurduktan sonra, haremde gücüne güç katan anneler, oğlunun çükünün bir kısmına veda ettiği o kutsal gecenin her anını fotoğraflayarak instagram’ın kreatif ekibine yön göstermişlerdir. Düğün albümlerini herkesin gözüne sokarcasına evin başköşesinde tutan Emineler, o sırada yolu Türkiye’den geçen Instagram yöneticilerinin hayatını bir anda değiştirecek ve buldukları her su birikintisi ve çiçek önünde elini beline koyup kalçasını dışarı çıkararak verecekleri pozlarla adamları pişman edeceklerdi.
Twitter ise Türklerin iki kadeh de ya vatan kurtarma ya da birbirine laf sokup kavga etme düsturlarından feyz alınarak yaratılmıştır mesela. 140 karakter sınırlaması ise çok kitap okumayan milletimizin kelime dağarcığının sektöre hediyesidir.
Gördüğünüz gibi biz hariç herkes potansiyelimizin farkında. Türk dizileri ile dünyayı etkilediğimiz yetmezmiş gibi bir de teknolojiye verdiğimiz yön ile resmen tersine bir beyin gücü yaşatıyoruz dünyaya!